Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Villacım’dan 18 Mart Çanakkale Zaferi’ne Özel Anma
Colorado merkezli enerji şirketi Radia tarafından tasarlanan devasa kargo taşıyıcısı WindRunner, rüzgar santralleri için çığır açacak bir proje olarak öne çıkıyor.
108 metre uzunluğa, 24 metre yüksekliğe ve 79,5 metre kanat açıklığına sahip olan WindRunner, dünyanın en uzun yolcu uçağı olan Boeing 747-8’den 36 metre daha uzun. Bu devasa taşıyıcı, rüzgar türbinlerinin kanatlarını taşıyarak, özellikle açık denizlerde kullanım imkanı sunacak.
WindRunner’ın amacı, rüzgar türbinlerinin taşınmasını kolaylaştırarak, rüzgar enerjisi sektöründe devrim yaratmak. Ayrıca, daha büyük karasal türbinlerin geliştirilmesine de olanak tanıyarak sektörün ilerlemesine katkı sağlayacak.
WindRunner projesiyle ilgili çalışmalar yedi yıldır devam ederken, Radia şimdi planların dört yıl içinde hayata geçirilebileceğini açıkladı. Projenin başındaki isim olan MIT mezunu roket bilimcisi Mark Lundstrom, WindRunner’ın sadece rüzgar enerjisi sektöründe değil, aynı zamanda devasa yüklerin taşınmasında da kullanılabileceğine inanıyor.
Rüzgar enerjisinin ABD’deki büyük ölçekli elektrik üretimindeki payının yüzde 10’u geçtiği göz önüne alındığında, WindRunner gibi dev projelerin sektördeki önemi giderek artıyor. Bu taşıyıcı, sadece rüzgar enerjisi sektörünü ileri taşımakla kalmayacak, aynı zamanda farklı sektörlerde de kullanım potansiyeline sahip olacak.